Preview
Nice nice çirkin oyunlar; büyük amaçlar; doğrular yalanlar; dostlar ve düºmanlar... Dört duvar arasına gömen beni; elimdeki tek küçük muma bile göz koyan bücürleri silip süpürmek hep istiyorum kuyuya. Her ºeye sil baºtan yeniden baºlamak için unutmak istiyorum. Sifonu bugün çekmeyi unuttuğum gibi yine unutmak istiyorum sürü için yaºamayı. Sadece kendimi olmak bu kısacık hayatta. Kendim için uyumak, kendim için uyanmak, kendim için yürümek, kendim için ºarkı söylemek bitene dek. Kendim için dansetmek, kendim için seviºmek istiyorum sadece bu dünyada yalnız kendim için yaºamak.
Mavi, pembe düºlerim ºahlanıyor içimde. Bir beyaz martı gibi kanat çırpıyorum ºimdi. Gökteki yıldız kadar tek ve hür bir yaºam. Sınır yok, durmak yok, geriye dönüp bakmak yok; yarın ama hiç yok. Bugün sadece bugün yaºanmayı bekleyen yeni güzel oyunlar; yürünmeyi bekleyen bu yeni uzun yolar; dokunmayı bekleyen o yanık diri tenler. Bu ritim, bu müzik, içimdeki bu dans alıp götürür beni yasak kayıp cennete! Sonsuza dek kavrulan bedenim, bu kurºun gibi vuran ritimle sallanır.
Garip ama gerçek; içimde bir koca sevinç. Dert yok, tasa yok, çözmem gereken önümde duran bir sorun yok. Çünkü; İstanbul'un buz kesen boğazına tüm geçmiºimi gömdüm. Koca bir gün! Bugün sadece benim. Dokunmayı bekleyen bu bedenler artık benim. Beynimin kapıları sonuna kadar açık, kaçık. Bir küçük beyaz martı gibi özgür bedenim. Gözlerim, ºahin gibi kollar avını, yakalar! Bu kıºkırtan kokular çeker beni kendine. Doğan yeni güne dek limon gibi sıkılası son damlasına kadar. Ateº gibi yanan tenler çılgın saatlere gebe!
Hadi hep birlikte ºimdi parmak çekek. Gençlerden korkanlara parmak çekek; Cebimizi soyanlara, parmak çekek; Özgürlükten kaçanlara, parmak çekek. / Rap'imize kayanlara, parmak çekek.